Depremden beri herkes gibi yürek pırpır, elde telefon, gözlerde yaşlar haber takibindeyim.
Yazacak hiçbir şey yok. Yazarak sistemden atılacak, tedavi edilebilecek gibi değil bu ruh hali. Dünyanın bu tarafında da hayat devam ediyor, festivaller, konserler, restoranlar, barlar, parklar bahçeler… Sadece radyo haberlerinde günde birkaç kez 3-4 cümle geçiyor, sonra güne devam. Az kişi dudaklarımızı kemiriyoruz, göğsümüze oturmuş koca bir acı, öfke, nefret topu, döndüre döndüre devam ediyoruz haber okumaya, yayın takibine.
Hep aynı. Hep bir yerlerde yıkım, felaket, savaş, açlık, hastalık kol geziyor bırakın kilometrelerce uzağı aynı yerde bile konu bir süre sonra kapanıyor. İnsanlar her şeyini kaybediyor, birlik beraberlik sözü veriliyor, belki bir süre devam ediyor, o kadar…
Yıllarca sürecek toparlanma sürecini, sancıları düşünürken beynimin kökünde bir soru dönüp duruyor “İnsan nasıl mücadele eder, nasıl yaşar herkesi, her şeyi kaybedince? Neye tutunur? Nasıl tutunur? Nasıl bırakır enkaz da olsa evini, sevdiklerini? Nasıl delirmez? Nasıl, nasıl?…”
Son bir umut kırıntısıyla bekliyorum seçimleri.
O kadar…
Ötesi hiçlik.
Bir Cevap Yazın