Kavga ettim.
Evet, az önce hiç tanımadığım biriyle kavga ettim sonunda!
Dün gece, daha doğrusu bu sabah, yatış saatim 04:00. Seramik siparişlerimiz var, acil bir de iş gelince zamana ve çamurun doğasına karşı yarışıyoruz bu hafta. Bütün gece çamurlarlaydım.
Bu sabah kalkış saatim 06:30. Zaten yatar yatmaz uyuyamamıştım, belki 2 saat dalmışım. Alarm çalamadan yakarışlara uyandık. Alt komşuya hırsız girmiş, biz 5’deyiz çatı katında, o 4’de. Minicik, bıcırık bir kızları var, yuvaya gidiyor. Bu sabah uyandığında maskeli 2 adamı görmüş kadın. Telaşlandık, panik olduk, içimiz daraldı, ürktük, tırstık, korktuk, üzüldük, bina içinde aradık, ararken ya bulursak diye de korktuk… Polis geldi, kapılar kapandı, komşunun sinirden, şoktan feryadı son bulmadı, bulamadı kıyamam 😦 insanın özel alanına girilmesi, mahremiyetine tecavüz edilmesi çok acı, çok rahatsız edici.
Gün iyice aydınlanıp herkes işine dönünce ben tekrar çamurla buluştum, bütün gün kuruma süreci, saniyeler, dakikalar, sayımlar derken akşam oldu.
Şimdi de okul çıkışı Lulumun arkadaşının doğum günü organizasyonu varmış, Zorlu’dayız.
Bu sıraladıklarım az önceki kavga nedenini değil, kavga sırasında sabahki alt komşunun tonuyla ciyaklamamı bir nebze olsun hafifletmek için.
Evet biraz gergin olabilirim, uykusuz, stresli olabilirim, sıkılmış, kendimi ifade ederken sesimi fazlaca yükseltmiş de olabilirim ama haklıyım!
Sadede geliyorum az dayanın! Lulu arkadaşlarıyla takılırken ben de kahve molası öncesi Kemo’ya kazak bakayım diye bir mağazaya girdim. Bir şey seçtim, sakin sakin kasaya yürüdüm. Önümde 3 adam sırada, arkalarında ben. Elimde kazak sırtımda çanta adamlarla aramda 1 metre, bekliyorum.
Arkama bir kadın geldi, sıraya girdi. Ben geldiğini çantama dayanmasından anladım. Hafifçe döndüm, çantayı basınçtan kurtardım ve minik bir adım attım öne.
Yok, olmadı. Kadın yine ensemde.
Ya ben tahammül edemiyorum. Kafede, bilet sırasında, havaalanında, yani metro-otobüs gibi kaçırmadan binmek için sıkışık olsa da sığışmaya ihtiyaç duyulmayan noktalarda sıraya girildiğinde, arkamdaki insanın omzumla, sırt çantamla münasebete girmesi beni ç ı l d ı R t ı Y o R!
Son noktada artık kasa önünde bankoya dayandım, kadın da bana dayandı. Cüzdanımı çıkarırken ayağımı 3-5 santim geriye atınca ayağına basmışım.
Döndüm nazikçe “Pardon, ama siz de o kadar yakın duruyorsunuz ki kıpırdayamıyorum” dedim.
Kadın hafif kızararak “Siz benim ayağıma bastınız, yakın duruyorum çünkü arkamda sıra var!” dediğinde çıldırdım.
Çıldırdım çünkü pardon demişim, bankoyla da bütünleşmişim, kadın “Özür dilerim, dalmışım” dese uzatmayacağım.
“Sizin ne kadar mesafeye ihtiyacınız var?Bankoya dayanırken ayağınıza basmam normal mi? Ayağınız o kadar yakınımda ki! Bu mesafeyi korumak zor mu? Sırtıma neden dayanıyorsunuz? Sıra var diye ben de bankoya mı çıkayım? İttirdikçe mi ilerleyecek bu sıra sanıyorsunuz?…”
Gölgelerin gücü adına saydırıyorum, sıralıyorum aramızda hala burundan buruna 1,5 karış ya var ya yok. Kadın hala “Yalnız sıra var arkamda gördüğünüz gibi ve siz benim ayağıma bastınız” cevabına yapışık, benim ses giderek yükseliyor. Sanki yükseldikçe algısı açılacak! Neyse ki göz ucuyla bakıyorum arkada, sıradakiler sessiz -mesafelerini de koruyorlar, bir biz kadınla öpüşmek üzereyiz-kasiyer sessizce ödemeyi alıyor, sesimi dizginlemeye çalışsam da söylene söylene çıkıyorum mağazadan.
Benim en az 40 santime ihtiyacım var. Durduğum yerde kendi etrafımda tam tur atarken kimseye değmeyeceğim bir mesafe istiyorum. Yapışmayın, dayanmayın, benim alanıma da kendi alanınıza da saygı gösterin yoksa ciyaklarım!
Haftaya Cuma günü de beni kimse alışveriş merkezine götüremez! Mola veriyorum.
Yalnız değilsin. Senin gibi duruma düştüğümde anlamayana iki elimi belime koyup dirsek çıkarıyorum, arkaya veya yana doğru. Hatırlarsan beraber çalıştığımız markanın dünyadaki kişisel alan algıları üstüne bir filmi vardı. 🙂 Bizde o alan yok, sürekli tecavüz. İlla sen ittirip alanını koruyacaksın. Atm kuyruğunda misal arkama dönüp direkt yüzüne bakıyorum dibimdeki uzaklaşsın diye. Anlayana.
Kıl olduğum durumlar dizisi yazabilirim böyle çok 🤓
Sanki mesafeyi biraz açarlarsa araya birisi giriverecekmiş gibi korkuyorlar sanki. Ya da ilerlemiyor diye arkadakiler “cık cık cık” yapar diye mi tırsıyorlar bilmem ki. Ama bu ülkede yapılması ümit edilen her insani davranış için kural/yasa beklenmesi de ekstra tuhaf. Eline sağlık. Geçmiş olsun. Komşuya da geçmiş olsun. Bir şey çalınmış mı?
Birlikte dövüşmüşüz. Sana yoldaş diyebilir miyim? 😛 😀
De tabi 💙