Bu sene seçim öncesi bir deniz tatili yapıp koşa koşa İstanbul’a döndük.
Sonrasında işler vardı, en önemlisi Dodom geldi, arkadaşlarını gördü, hasret giderdik (hala gideriyoruz valla çok özlemiştik zaten de bu kadar kudurduğumuzu biz bile net anlayamamışız, sabah akşam mıncık cıncık öpüp kokluyoruz!), şehre ve milyonlarca vatandaşa adapte oldu derken Temmuz ayını sıcak-fırtına-nem-yağmur-gümbür gümbür İstanbul’da geçirdik.
Son 2 hafta fazlaca gergindik, hafta sonu bir hareketlendik, sağlık nedeniyle Eskişehir’e Leyla annemlere gittik. Leyla annem ameliyatını oldu, çok şükür her şey yolunda görünüyor, morallerimiz yüksek, geçmiş bitmiş olsun umuyoruz, biz unutalım hastalık mereti de bizi toptan unutsun artık.
Operasyon ardından İstanbul’a dönüşte köye uğrayıp toprağa bastık. Her yer yeşil, her yer orman. Kemo uzamış otlara saldırı düzenledi, stresini attı, ben lavantaların kenarlarını temizledim, kuzen Derya aşağıda fidanları kontrol edip temizlik sulama yaptı, kızlar evi süpürdü. Sonra sular bitti. Evet bitti, tükendi, zaten kesikmiş ne zamandır da, depoda kalanı doyasıya harcamışız meğer. Sanırım Eskişehir’e bizimle gelemeyen Karamel köye onsuz gittiğimizi hissetti, ahı tuttu.
Susuz kalınca herkes bir şeyler yapsa da ben sinirlenip biraz uyudum, ardından fırladık dışarı. Derya ile ağaçlarda sarı erik, mor erik, elma, armut, ne varsa topladık.
Dönüş yolunda zorla bir incir ağacı yanında arabayı durdurup ham incirlerden de topladım. Özlem kokar incir bize, bayılırız. (Ablam yıllarca incir kokusu kullandı, öyle ki artık bir şey sürmese de incir kokar)
Dün akşam gayet kirli vaziyette döndük şehre. Duş sırası beklerken önce eriklerin bir kısmını yıkadım çok az şeker, az karanfil ve tarçınla kaynattım. Harika oldu, buz gibi ekşi ekşi içtik bu sabah.
Şimdi de D’li dolu atölyeden döndüm hunharca ham incirlere saldırdım. İncir reçeli yapacağım. Aslında reçelle çok aram yoktur çünkü yanında kaymakla çok severim onu da az tüketmeye çalışırım ama köyün her türlü nimetinden faydalanacağım. Ham ceviz likörü de yapabilirmişim ama zamanını kaçırmışım. Onu seneye deneriz artık. Önümüzdeki ay fındık, böğürtlen toplamamız lazım o zaman fındık likörü dener, biraz olsun hevesimi alırım.
Neyse incir işi zormuş çok, onu öğrendim bugün. Tarif çok kolay da inciri soymak zor. Sol elim, yani inciri tutan parmaklar 3. İncirden sonra birbirine yapıştı, Mr Spark modeli oldu.
Sağ elimin baş parmağı soyuldu ve şişti, bükük parmaklar bıçakla bütünleşti.
Soyulan incir sayısını açıklıyorum: 43
Az biraz reçel yapmayı deneyeyim dedim, kavanoz kavanoz incir soyup kendime de incire de yazık etmek istemem. Zaten 43 adet soymak bana yetti, ellerim hala yapış yapış yıkamakla çıkmıyor incir sütü bilginiz olsun.
Neyse incirleri 2 kez 10’ar dakika suda kaynatıp sularını sıktım ve sonunda şekerli karanfilli kaynar suda pişirdim. Evi saran aroma için bile değermiş bu çabaya, her yer Özlem oldu 🙂
Sonuç hiç fena değil. Reçel yapamadım ama incir tatlısı olarak lezzet süper, evet evet gelecek vadediyorum.
İncir reçeli vaktini de azıcık kaçırdığımdan endişe ediyorum, ama incir tatlısıyla hevesimi aldım mı? Aldım.
Şimdi elmalara projeler üretmem lazım, biraz fazla toplamışız 🙂
Bir Cevap Yazın