Konu tabi çok eskilere dayanıyor. Şimdi anlatmaya başlayınca da pek çok farklı, komik anı hücumuna uğrayıp sürekli parantez açasım gelecek biliyorum ama çok saptırmadan özetlemeye çalışacağım.
Babam komik biridir. Yani komik olmaya çalışmadan, ciddi haliyle komik biridir. Kendimi bildim bileli ve hala (hatta daha geçtiğimiz Cumartesi) ne zaman fındık, fıstık, kuruyemiş tıkırdatıyor olsak daha elimizi ilk fıstığa doğru uzattığımız anda babam o bas ses tonuyla “dişinle kırma yavrum” öğüdünü yapıştırıverir. Burada yazmakla olmuyor, tonlamayı gerçekten duyabilmenizi isterim. Blog işini, nasıl yazılır, nasıl eklenir tekniklerini ilerletince bir ara gizlice kaydedip yapıştırabilirim belki buraya.
İki üç yıl önce blog konusu konuşulurken (Konuşan ben, ablam ve kızlar tabi. Yani biz bolca konuşuruz, bazen susmayı unuturuz) enteresan bir isim koymak hoş olur diye düşünmeye başladık. Aklımıza gelen pek çok isim oldu. Annemin bizimle başlayıp torunlarıyla hiç bıkmadan, usanmadan, pes etmeden sürdürdüğü “saçınızı tarayın” sözünü büyük kızım için ayırdık. Kendisi henüz başlamadı ama bir ara ilham gelir diye umuyorum.(Saçını taramaya değil blog açmaya :))
Ben aslında “ayağınızla açmayın”ı kullanmak isterdim çünkü her duyduğumda daha çok gülesim geliyor. Yıllar önce ben 6-7, ablam 10-11 yaşlarındayken eve alınan meşhur müzik setinin kasetçalar katı yere çok yakındı ve ne zaman bozulsa babam “e tabi ayağınızla açıp kapıyorsunuz” diye estirirdi evde (Ahhaha hala yazarken gülüyorum). Sanırım o zaman en üst kat yani pikap bize yasaktı. Zaten topu topu 3 plak vardı: Ajda, İbrahim Tatlıses, bir de hatırlayamadığım bir adet daha. Lise yıllarına kadar pikapla işim olduğunu hatırlamıyorum o zamana geldiğimizde kasetçalar bölümü çoktan mefta olmuştu ben de bol bol Ajda dinleme şerefine ermiştim.
Neticede dişinle kırma yavrum tam bana göre olduğu için bu ismi seçtim.
Benim ilk gençlik yıllarım tel takmakla geçti. Öyle ki ortaokula başladığımda İzmir’e taşınmış olmamıza rağmen diş kontrolü için ayda bir Ankara’ya gitmeyi sürdürdüm. Üç yılı aşkın telli diş ızdırabı ardından tellerimin çıkarıldığı ilk hafta neşe içinde okula gittiğim bir gün sınıf içinde oynanan top/şişe atmaca oyunu esnasında “aman başıma bir iş gelir” diye koşarak ve gülerek (tabi ağzım açık) sınıftan çıkmaya çalıştığım bir esnada bana doğru uçan coca-cola şişesi ön dişimin yarısını (ama tam yarısını) aldı gitti.
O günden sonra da babamın “dişinle kırma yavrum” öğüdü evin temel cümlelerinden biri haline geldi.
